21 Eylül 2020 Pazartesi

SİMETRİ,SİMETRİ KIRINIMI ve DÜALİTE

 

Simetri,insan zihni için adeta büyüleyicidir.Doğadaki simetrik şeylere,Güneş ve gezegenler gibi kusursuz simetrik kürelere,kar tanecikleri gibi simetrik kristallere,hemen hemen simetrik olan çiçeklere bakmaktan zevk alırız.Ancak burada doğadaki nesnelerin simetrisi değil,doğa yasalarının kendilerinin simetrisini ele alacağım.Bir cismin simetrik olup olmadığı kolayca anlaşılabilir,ama bir fizik yasası nasıl simetrik olabilir.Fizikçiler nesnelerdeki simetrinin uyandırdığı duyguya benzer bir şeyi fizik yasaları için duyumsayarak buna yasaların simetrisi adını vermişlerdir.Gerçekten de fizik yasalarının özünde simetri vardır.Simetri olmadan fizik yasalarından söz edemeyiz.Peki simetri nedir.Bir insan,en azından dışarıdan simetrik görünür (sağ ve sol).Bir vazo da aynı veya başka bir şekilde simetrik olabilir.Bunu nasıl tanımlayabiliriz? Bir insanın “sağ ve sol simetrik” olması şu anlama gelir:Bir taraftaki bir şeyi öbür tarafa aktarır,iki tarafın yer değiştirmesini sağlarsanız görünüm tamamen aynı kalır.Kare özel bir simetriye sahiptir;onu 90 derece döndürsem de aynı görünür.Bilimsel açıdan simetrinin tanımı şudur:Eğer bir nesne üzerinde bir şey yaptıktan sonra da nesne ilk halinde görünüyorsa,eğer nesnede bunu yapmaya olanak veren bir şey varsa,o nesneye simetrik denir.Diğer bir deyişle simetri,bir nesnenin veya bir sistemin bir transformasyon karşısında değişmezliğidir.Fizik yasaları bu anlamda simetriktir.Fizik yasaları üzerinde,onları hiçbir şekilde değiştirmeyen bazı şeyler yapılabilir.

                                          

                                                   Üçgenin ve karenin simetri eksenleri.

 

 

Bunlardan biri uzayda öteleme simetrisidir.Herhangi bir deney yapıldığında,daha sonra aynı deneyi uzayın başka bir kısmında,ötelenmiş olarak yaparsak ilk deneyle aynı sonuçları elde ederiz (tabii burada boş uzaydan söz ediyoruz).Deneyi yapılan noktanın koordinatlarını değiştirdiğimizde deneyin sonucu etkilenmemektedir.Bunun gibi fizik yasaları da uzayda yapılan ötelemeler altında değişmezdir.

 Başka bir örnek de dönme simetrisi.Bir deney yaptığımızda,sonra aynı deneyi,deneyi yaptığımız tüm ekipmanla birlikte uzayda dönme işlemine tabii tutarsak deneyin sonucu yine değişmeyecektir.Koordinat sisteminin eksenlerinin yönü dönme işlemi sonucunda değişse de yeni koordinatlarla yapılan deney yine aynı sonucu verecektir.

Önemli bir simetri de zamanda öteleme simetrisidir.Yine ideal şartlarda bir deney yaptığımızda,aynı deneyi belli bir zaman sonra da yapsak deney yine aynı sonucu verecektir.Gece,gündüz,ayın çekimi vb. gibi dış etkenleri çıkarıp sistemi yalıttığımızda deneyi bir saat sonra da yapsak,bir gün sonra da yapsak aynı fizik yasaları etki edeceğinden ilk deneyle aynı sonucu elde ederiz.

 Burada Noether teoreminden bahsetmek yerinde olacaktır.Bu teorem,simetrinin soyut dünyası ile dinamik (kuvvetler,hareket ve temel doğa yasaları) arasında,elimizde bulunan en derin ve direk bağlantıdır.Teorem şunu öngörür:”Fizik yasalarının her sürekli simetrisi için ilgili bir korunum yasası vardır.Her korunum yasası için ilgili bir sürekli simetri vardır.”Bir korunum yasası,belli bir ölçülebilir fiziksel niceliğin (örneğin sistemin toplam enerjisi gibi) değerinin herhangi bir fiziksel süreç içinde değişmediğini (yani,sistemin toplam enerjisi gibi bir niceliğin,herhangi bir fiziksel süreçten önce ve sonra hep aynı kaldığını) söyleyen bir ifadedir.Böyle bir fiziksel niceliğe korunumlu nicelik denir.Uzayda öteleme simetrisiyle bağlantılı korunum yasası,momentumun korunumudur.Dönme simetrisi bize açısal momentumun korunumu yasasını verir.Zamanda ötelemeyle ilgili korunum yasasıysa enerjinin korunumudur.Noether teoremi simetri ile korunum yasası kavramlarını birleştirir ve bize,simetrilerin kendilerini doğada nasıl apaçık ortaya koyduklarını gösterir.

 C (Yük Eşlenikleme) Simetrisi:Doğada her parçacığın bir karşıt parçacığı bulunmaktadır.Sözgelimi elektronun pozitron,protonun anti proton gibi…Her parçacığın karşıt parçacıklarının elektrik yükleri ters işaretlidir.Örneğin elektron eksi yüklüyken pozitron artı yüklüdür,bunun dışında bütün özellikleri aynıdır.Yüksüz olan parçacıklar da kendilerinin karşıt parçacığıdır.C simetrisi fizik yasalarının parçacıklara karşıt parçacıklarıyla aynı şekilde davrandığıdır.Örneğin elektron ve pozitron yerçekiminden aynı şekilde etkilenirler.Birbirleriyle değiş tokuş edildiklerinde durum değişmez.Parçacıklarla olan bir olay karşıt parçacıklarla da olabilmektedir.Bir atomda protonun yerine karşıt proton,elektronun yerine de pozitron koyarsak antimaddeyi elde etmiş oluruz ve fizik yasaları ikisine de aynı davranır,dolayısıyla madde ve antimadde simetriktir.Madde ve antimadde evrenin ilk anlarında birlikte yaratılmışlardır.Boşluk tam anlamıyla boş değildir,sürekli parçacık ve karşıt parçacık çiftleri oluşmaktadır ve bunlar yükleri ters işaretli oldukları için çok kısa bir süre içerisinde birbirlerini yok etmektedir.Boşluk fokurdayan bir deniz gibidir,yoktan yaratılan çiftler,kısa bir zaman içinde birbirlerini yok ederek yine yokluğa dönmektedir.

P (Parite) Simetrisi:Diğer adı da yansıma simetrisidir.Sağ ve solun yer değiştirdiği bir dünyada fizik yasaları aynı davranır.Herhangi bir deney yaptığımızı varsayalım;bu deneyin aynadaki görüntüsü de aynı sonucu verecektir.Deneydeki tüm sistemi yansıma dönüşümüne tabii tuttuğumuzda,yani sağ ve solun yerlerini değiştirdiğimizde fizik yasaları yine aynı davranacaktır.

 T (Zaman) Simetrisi:Fizik yasalarını bir filmden izlediğimizi düşünelim.Filmi geriye sardığımızda da fizik yasaları değişmeyecektir.Atomaltı boyutta sözgelimi iki parçacığın çarpışarak saçılması deneyini filmi geri sardığımızda da aynı fizik yasaları etkileyecek,filmin geri sarıldığını bilmezsek filmin ileri mi,geri mi olduğunu anlayamayacağımızı öngörür.Ne var ki günlük hayatta etrafımızda böyle bir şeyin gerçekleşmediğini görürüz.Masada duran bir bardağın yere düşüp parçalandığını düşünelim.Hiç bir zaman filmin geri sarılmış hali olan yerdeki parçaların toplanıp masa üstünde bardağı oluşturması halini göremeyiz.Bardak gibi çok karmaşık sistemlerde düzensizliğin ölçüsü olan entropi devreye girer ve kapalı sistemlerde entropi daima zamanla artar.Bu yüzden biz böyle olayları göremeyiz.Fakat fizik yasalarındaki formüllere zamanı ters yönde koyarsak formülün yine çalıştığını görürüz ve atomaltı boyutta bir olayın,filmin ters yöndeki karşılığı da mümkün olabilmektedir.

 Simetrinin Kırılması

1956 yılında Kolombiya Üniversitesi’nden Çin kökenli bir fizikçi olan Bayan C.S. Wu,mikrofizikte de pek az şeyin basit olacağı ilkesinden yola çıkarak bir deney yaptı.Kobaltın,bozunarak elektronlar yayan ve çok radyoaktif izotopu olan Kobalt 60 (Co-60)’ın çekirdeklerini belirli bir doğrultuda dizdi.Sonra da,bu doğrultuda ve karşıt doğrultuda yayınlanan elektronları saymaya girişti.Kuşkusuz,bu iki sayının aynı olmasını bekliyordu.Yine de,”Kobalt,sağlak ya da solak olabilir miydi?Elektronlarını,bir yöne ya da başkasına göndermeyi yeğleyebilir miydi?” gibi bir çok soru vardı.Deneyin sonucunda Bayan Wu,bu iki sayının arasında belirgin bir fark bulmuştu;bu da,P parite simetrisinin bozulduğunu kanıtlıyordu.

Wu’nun deneyi,yalnızca P simetrisini değil,C simetrisini de bozuyordu.Ancak bu durum,maddeyi ve onun karşıtının bir aynada görülen görüntüsünü birbirine özdeş kılan CP bileşik simetrisinin işleyişini hiç bozmuyordu.

Parite simetrisinin bozulması pion bozunumu deneyiyle de doğrulandı.Parite simetrisine göre (+) ve (-) helisiteye sahip muonların sayısının eşit olması gerekiyordu.Ama deney sonucu elde edilen veriler şok ediciydi;pion bozunması sonucu elde edilen muonların helisitesi her zaman negatifti.


Helisite sağ el kuralıyla bulunur.Şekilde parçacığın dönme yönü dört parmakla gösterilmiştir.Parçacığın hız vektörüyse başparmakla gösterilmiştir.Yukarıdaki şekilde helisite pozitiftir.Eğer hız vektörü başparmağın aksi yönde olsaydı helisite negatif olacaktır.


 

                                        Pion bozunumu deneyi.Doğada aynadaki sonuç asla oluşmaz.


Madde yerine karşıt maddeyi koyarsak ve onun aynadaki görüntüsünü alırsak CP simetri işlemini uygulamış oluruz.CP simetrisi yük eşlenikleme simetrisi ve parite simetrisinin birleşimidir.

                                                        Elektrona CP işleminin uygulanması.

 

1964 yılında ,nötr K-mezonları (Mezonlar bir çift quarktan oluşur) olarak adlandırılan ilginç parçacıklarla ilgili “Fitch-Cronin deneyi” olarak adlandırılan bir deneyle CP nin korunumlu olmadığını gösterdi.Yani zayıf kuvvetler fiziği C ve P birleşik işlemleri karşısında değişmez değildi.

 CP simetrisinin ihlali bize,parçacık ve antiparçacığın aslında birbirlerinden biraz farklı davrandıklarını söylemektedir.Aslında CP nin ihlali evrende çok iyi bir şeydir.Evren niçin maddeyi içermekte ve antimaddeyi içermemektedir?Evrenin inanılmaz derecede sıcak olduğu Büyük Patlama olayının ilk anlarına geri dönersek,teori bize,madde ve antimaddenin eşit miktarda olduğunu söyleyecektir.Ne var ki evren soğumaya başladığında ve CP ihlalinin yardımıyla,bazı çok ağır madde parçacıkları ilgili antiparçacıklara göre biraz daha farklı bir şekilde bozunmuş olabilir.Bu asimetri bozunma süreci bounca devam ederek normal maddenin (yani hidrojenin) antimaddeye (yani antihidrojen) göre biraz daha fazla üretimine sebep vermiştir.Böylece,evren soğumaya devam ederken madde ve antimadde birbirini yok etmiş ve geriye bir miktar madde kalmıştır.Bu madde de galaksileri ve yıldızları ve bizi oluşturmuştur.

 Bütün parçacıkları antiparçacıklarla değiştirdiğimiz (C) ,aynadan yansıttığımız (P) ve kamerayla zamanı geri alarak gözlemlediğimiz (T) herhangi bir süreç için,öngördüğümüz sonuç,doğanın fizik yasaları aracılığı ile bize sunduğu sonuçla uyumlu olmalıdır.Bu da bizi CPT bileşik simetrisine götürür.Eğer C,P ve T yi bir araya getirirsek,şu anki deneysel hassaslık seviyemize göre elimize CPT olarak adlandırılan doğanın gerçek bir simetrisi geçer.CPT ihlali konusunda elimizde herhangi bir deneysel veri bulunmamaktadır ve birçok insan bunu olası olarak görmemektedir.C,P ve T simetrileri ayrı ayrı kırılsa da,toplam CPT simetrisi tam bir simetridir ve kırılmamaktadır.

 Simetriye sahip değilmiş gibi görünen kimi sistemlerde aslında kesin bir simetri bulunur,fakat gizlidir.Bilim adamları,onlara geçmişte neler olduğunu anlatan,belirgin simetri kalıntılarını inceleyerek,görünürdeki simetri kırılmasının nasıl gerçekleştiğini araştırmaktadırlar.Bu fenomene kendiliğinden simetri kırılması denir.Gerçekten de olasıdır ki,evrenin kendisi başlangıçta devasa boyutlarda simetrik bir yapıydı.Büyük Patlama olayı inanılmaz boyutlarda meydana gelen simetri kırıcı bir olaydı.

 

Simetri kırılmasına örnek olarak,ucu üzerinde duran bir kurşun kalem veya tepe üzerindeki topu verebiliriz.Başlangıçta kurşun kalem için de top için de tüm yönler eşittir.Fakat kurşun kalem ve top düşünce herhangi bir yön seçilir ve simetri kırılmış olur.

 

Simetri ile fizik arasındaki çarpıcı bağlantının keşfi yirminci yüzyılda gerçekleşmiştir.Daha önceki zamanlarda fizikçiler evreni “makaralar ve dişlilerden” oluşan bir makine olarak görmekteydiler (Materyalist felsefe gibi ideolojiler de bu görüşü baz alarak ortaya çıkmıştır).Bugünse tüm fizik simetri prensibi üzerine kurulmuştur.Einstein’ın özel relativite kuramı derinlerde yatan uzay ve zaman simetrilerinin bir sonucudur.Bazı simetrilerin sadece varlıkları bile,doğada gözlediğimiz kimi kuvvetlerin varolmalarını gerektirmektedir.Bugün biliyoruz ki doğadaki tüm kuvvetler,ayar simetrileri olarak adlandırılan bu tip derin simetrilerden kaynaklanmaktadır.Parçacıklar arasında etki yapan tüm kuvvetler evrenin başlangıcında tamamen simetrik tek bir kuvvetti,evrenin soğumasıyla enerji düşerek bu kuvvet bugün bilinen doğanın 4 temel kuvvetini oluşturmuştur (Kütleçekimi,zayıf kuvvet,elektromanyetik kuvvet,güçlü kuvvet).

Aslında bu kadar geniş bir konuyu,bu kadar küçük bir alana sıkıştırmaya çalışmak benim için zor oldu.Daha eksik olan çok şey var.Ancak yine de simetrinin önemini belirtmek açısından faydalı olduğunu düşünüyorum.Tabiat kuralları simetri prensipleriyle yönetilmektedir.Bugün görelilik kuramından tutun da,tabiattaki kuvvetlerin açıklanması,elimizdeki bütün fizik kuramları,süpersimetri ve sicim teorisi gibi umut vadeden yeni teoriler tamamıyla simetri kavramı üzerine kurulmuştur.Simetrik gibi görünmeyen yapılar bile bünyelerinde derin simetriler barındırabilmektedir.Simetri,tabiatın temelinde vardır.Simetri yerel olarak kırılabilmektedir (C,P,CP simetrileri gibi),ancak toplamda (CPT simetrisi gibi) kırılmamaktadır.Evrenin bütününü ele aldığımızda simetri,bütünüyle belirleyicidir. 


 

Simetri ile Düalite arasında derin ilişkiler bulunur.Yük simetrisini ele alalım.Doğada her pozitif yüke negatif yük eşlik etmekte ve toplamda yük sıfır olmaktadır.Bu Düalitedeki karşıtlık ilkesine uygun düşmektedir.Evrenin toplam enerji içeriğine bakacak olursak sıfır olduğunu görürüz;çünkü kütle çekim potansiyel enerjisi ve enerji birbirinin ters işaretlisidir ve toplamda birbirlerini götürmekte,sonuç sıfır olmaktadır.Aslında Düaliteden de önemli olan şey sıfır sayısının önemidir.Mesela kırmızı,mavi ve sarı olarak adlandırabileceğimiz üçlü serbestlik derecesine sahip kuarklar,hep bu üç renk birbirini nötrleyecek şekilde bulunurlar,yani toplam renk yükü sıfırdır.Proton,Nötron gibi baryonlar bu şekilde var olmaktadır.Yine kuark,anti kuark çifftlerinden oluşan mezonlar da sıfır renk yüküne sahiptirler.

 Matematikte sayı doğrusunu ele alalım.Bu sayı doğrusunda bütün diğer sayılar sıfır sayısına göre konumlandıkları şekilde niceliğini almaktadırlar.Hatta gerçel sayılardan oluşan sayı doğrusuna sıfır noktasından dik olan sanal (imaginery) sayılar için de durum böyledir,sıfır merkezdedir.

Yaratılmış olan şeyler karşıtlar halindedir.Fiziksel olarak her şeyin bir negatifi ve pozitifi vardır ve bunların toplamı sıfırdır.

İnsan hayatında da bunu görmek mümkündür.Mutluluk ve mutsuzluk,iki ayrı kavram.Hep mutlu bir insana rastlayamayız,hep mutsuz bir insana da rastlayamayız,en kötü durumda gibi görünen insanların bile kendine göre mutlulukları vardır.Bu Dünya’da mutlu olmak,sevdiğin bir şeyi elde etmek için bedel ödemek gereklidir.Az bedel,az mutluluk;çok bedek,çok mutluluk. Kur’an-ı Kerim’de buyurulduğu gibi:

“Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.

Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.” (İnşirah,5,6)

Mutluluk,iyi,kolay,başarı,huzur;mutsuzluk,kötü,zor,sıkıntı …Bunlar terazinin iki kefesidir ve bu terazi tam olarak dengededir.Kuşkusuz insanın iyi ve kötü anları olabilir ancak bunların hepsinin toplamı sıfırdır.Tüm fizik,tüm matematik,tüm alem bu prensip üzerine kuruluyken başka bir şey de bekleyemeyiz.O yüzden insan elinden çıkana fazla üzülmemeli,eline geçenden de fazla şımarmamalıdır.Madalyonun iki yüzü de vardır,tek yüzlü bir madalyon yoktur.Mutluluk ve mutsuzluk bir aradadır ve ikisi de aynı miktarlardadır.En azından Dünya hayatında bu böyledir.O yüzden bu dünyada mutluluk peşinden koşmak anlamsızlaşıyor.

 “Size verilen her şey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de, akıllanmayacak mısınız?” (Kasas,60)

 “Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi.” (Ankebut,64)

 

Ahirette ise bu karşıtlık Dünya hayatındaki gibi içiçe olmaktan çıkıyor..Mutluluk,iyi,kolay,başarı,huzur;mutsuzluk,kötü,zor,sıkıntı,Cennet ve Cehennem olarak ayrılıyor.

 Etraflarına toplamda kötülük ve mutsuzluk saçan insanlar yani kafirler ile toplamda iyilik saçan ebrar insanlar ayrılıyor ve her biri layık oldukları şekilde karşılanıyor.İyiye iyi,kötüye kötü.Zulüm yok.

 

“O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır;

Güler ve sevinç içindedir.

Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür.

Bir karartı sarıp-kaplamıştır.” (Abese,38,39,40,41)

 

İşte, kimin tartıları ağır basarsa,

Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir.

Kimin tartıları hafif kalırsa,

Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum).” (Kaaria,6,7,8,9)

 

“ (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
 O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'
 Çalışmış, boşuna yorulmuştur.
 Kızgın bir ateşe yollanırlar.
 Kaynar bir kaynaktan içirilirler.
 Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur.
 Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur.
 O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.
 Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.
 Yüksek bir cennettedir.
 Orda anlamsız bir söz işitmez.
 Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.
 Orda 'yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;
 Konulmuş (içecek dolu) kaplar,
 Dizi dizi yastıklar,
 Ve serilmiş yaygılar.” (Ğaşiye,1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16)

 

Cennette hep mutluluk,huzur,lezzet;Cehennemdeyse hep mutsuzluk,sıkıntı,acı.Kaaria Suresi 6. ayette de artık o hoşnuttur şeklinde buyurulmuyor,”artık o hoşnut olunan bir hayat içindedir” buyuruluyor;yani içinde bulunulan hayatın kendisi hoşnut edici.Bu ayetle ilgili tefsirlerin çoğunda buna değinilir.

O halde bir sıfır olan bu Dünya hayatına itibar etmek ne kadar büyük bir beyinsizlik…Ebedi olan ahiret için,halis yurt için çalışmak en mantıklısı.

 

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek.” (Kehf,31)

 “Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.”(Nahl,31)

 “Şüphe yok ki, haklarında Bizden güzellik takdir edilmiş olanlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır.

Onun uğultusunu bile duymazlar. Bunlar canlarının istediği şeyler içinde sonsuza dek katacaklardır.” (Enbiya,101,102)

 

İnkâr edenlere de ki: "Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü yataktır o.” (Al-i İmran,12)

 “İnkâr edenlere gelince, onlara cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden biraz azab da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.” (Fatır,36)

 “"Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."” (Tur,16)

 

Herkes layıkı olan yere gidecek.Kişi bu dünyada ne işlerse ahirette görecek ve yaptıklarıyla muamele görecektir.Ancak Cennetlikler Allah’ın rahmetiyle yaptıklarından daha iyisini göreceklerdir.

Aslında iyi ve kötü arasında derin bir asimetri de vardır.İyilik ve Cennet Allah’a yakın olma,kötülük ve Cehennem ise O’na uzak olmaktır.

  Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.

İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.” (Vakıa,10,11)

 “Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.” (Mutaffifin,28)

 “Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah'ın rahmetinden) uzaklık olsun.” (Mülk,11)


Bu halde en mantıklıca olan Dünya’nın geçici metasına takılmayıp,Allah’ın dinini yaşamak,İslam için didinip çalışmaktır.Kıyamet Günü yakındır.

 

“Sur'a üfürüldü; böylece Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.

Yer, Rabbi'nin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar.

Her bir nefse yaptığının tam karşılığı verildi. O, onların işlediklerini daha iyi bilendir.

İnkâr edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu.

Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür."

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin."

(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

Melekleri de arşın etrafını çevirmişler olarak Rablerini hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında hak ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabbine hamdolsun" denilmiştir. (Zümer,68,69,70,71,72,73,74,75)

 

EL HAMDU LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

 

 




 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

VAROLUŞUN KOZMİK PİYANGOSU;KARBON REZONANSI

  Bildiğimiz anlamıyla yaşam karbon elementi olmadan ortaya çıkmış olamaz.Karbon,kendi türünden diğer atomlarla benzersiz bir birleşme yet...

En Çok Görüntülenen