22 Eylül 2020 Salı

KÖTÜLÜK PROBLEMİNE DÜALİTE VE BİLGİ TEMELLİ YAKLAŞIM

 

 İnsanlık binlerce yıl sadece pozitif sayıları kullandı ve iyilik kavramı pozitif sayılarla ilişkilendirildi.Peki neden?...İlk insanlar genelde iyi şeyleri yani hayatta kalmasına,neslini devam etmesine yardım eden şeyleri saydı.Mesela önce av hayvanlarını,topladıkları besinleri,çocuklarını,daha sonra yetiştirdiği ürünleri,beslediği hayvanları.Bir tehlike olarak arkasından koşturup onu yakalamaya çalışan vahşi hayvanları sayması pek muhtemel görünmüyor.Aynı şekilde zehirli bir hayvan,böcek gördüğünde de saymadan hemen onlardan kaçınıyordu.Genelde iyi şeyler sayıldığı için çok olmak,yani pozitif sayı doğrusunda değeri daha büyük olmak iyilik ile ilişkilendirildi.Çok daha sonraları negatif sayılar da keşfedildiğinde negatiflik kavramı da kötülükle eşleştirildi.Aslında isabet te edildi,bence ontolojik (varoluşsal) olarak ta iyilik ve kötülük kavramları düalitenin iki zıt elemanıdır ve ilişkileri düalite bazında gerçel sayılar doğrusunda pozitif ve negatif sayılar arasındaki ilişki gibidir.Bu biraz uzukdoğu felsefelerindeki ying ve yang kavramlarını hatırlatıyor.Evrene baktığımızda da düalitenin izlerini görmek mümkün ki fiziksel olarak simetri kavramıyla betimleniyorlar.Mesela Evren'deki artı ve eksi bütün elektrik yüklerinin toplamı sıfırdır,her birim artı yüke karşılık,bir birim de eksi yük vardır.Kütle çekimi potansiyel enerjisi ve enerji birbirinin ters işaretlisi olarak toplamda birbirlerini götürürler ve Evren'in toplam enerji içeriği sıfır olur.Aynı şekilde iyilik ve kötülüğün,sözgelimi bir insan hayatında da birbirini götüreceği ve toplamda sıfır olacağı öngörülebilir.Tüm fizik,matematik ve yasaları böyle çalışıyorken insan hayatında da aksini ifade edebilmek zordur.Mutluluk için bedel ödenmelidir,az bedel az mutluluk,çok bedel çok mutluluk...En mutsuz gibi görünen insanların da kendilerine göre,belki kendi içlerinde mutlulukları vardır.Yapılan araştırmalar özürlü insanların kendilerini sandığımız gibi mutsuz hissetmediklerini ortaya koyuyor.Toplumda mutlu gibi görünen,mesela zengin insanların da büyük acıları,mutsuzlukları olabilir.Zengin ve mutlu gibi görünen bir çok insanın intihar ettiğini de görüyoruz...Yani yaşamın mutluluk,mutsuzluk açısından bir hiç olduğunu görebiliyoruz.Bu bağlamda Yaratıcı'yı iyi veya kötü olarak anlamlandırmak ta doğru değildir.Sayı doğrusuna benzeyen düaliteyi O yaratmıştır,buna göre O'na iyi veya kötü demek anlamsızlaşır.Çünkü O sayı doğrusunun dışındadır.Dünya'da bu kadar kötülük var o zaman Tanrı kötü,neden Tanrı iyi değil demek te anlamsızlaşır.Çünkü O düalitenin dışındadır.

 Peki iyilik-kötülük,mutluluk-mutsuzluk ne demektir?...İyilik ve kötülük biz canlılar içindir.Bir taş için iyilik ve kötülüğün bir anlamı yoktur,bir atom,bir foton için de...Fiziksel sistemler iyilik ve kötülüğü takmazlar ve devamlı tüm serbestlik derecelerinde sıfıra ulaşmayı 'isterler'.Aynı zamanda zamanla entropilerini arttırırlar.Biz canlılar burada farklıyız,çünkü fiziksel olarak devamlı artmaya meyilli entropimizi azaltmak,düşük turmak zorundayız.Entropi kullanılabilen bilgi miktarının azalması,görünen düzensizliğin artması demek.Mesela bir taşı parçalarsak,buzu ısıtıp su haline getirirsek entropileri artar...Burada kullanılabilir bilgi miktarına değinmek istiyorum,mesela bir gazı ısıtırsak moleküllerin serbestlik dereceleri artar ama asıl bilgi miktarı azalmaz,moleküllerin konum,momentumlarına kodlanmıştır.Ancak öngörülebilirlik azalır.Rastgele hareket eden bilyelerin bir an bir L harfi oluşturduğunu varsayalım.Biz bu durumu düşük entropi olarak değerlendiririz,çünkü ortada anlamlandırılabilir bilgi vardır.Eğer bilyelerin oluşturduğu her pozisyonu anlamlandırabilseydik,her durumu düşük entropi olarak görecektik ama ortaya bilyelerin sayısıyla orantılı devasa miktarda anlamlandırılması gereken pozisyon olacağı için bu bizim için mümkün değil.Sonuçta düşük entropi Evren'i anlayabilmemiz,anlamlandırabileceğimiz bilgi edinmemiz için şart.Tekrar canlılara dönecek olursak,ısıl dengeye ulaşmış maksimum entropili bir gazdan canlıların farkı nedir?...Isıl dengeye ulaşmış gazın moleküllerinin konumlarının,momentumlarının serbestlik derecesi daha fazla olup öngörülebilirliği azdır ve serbestlik derecesi molekülleri birim olarak düşünürsek tek bir katmandadır.Oysa canlılarda entropi çok daha azdır ve serbestlik dereceleri katmanlaşmıştır;şöyle ki atomlar molekülleri oluşturur,çogu moleküller de makromoleküller,makromoleküllerden organeller,hücreler,dokular,organlar,organ sistemleri ve en nihayetinde de organizma oluşur.Bunları ayrı serbestlik dereceleri olan farklı katmanlar olarak kabul edebiliriz.Sonuçta canlılar yüksek miktarda anlamlandırılabilir bilgi içeren,katmanlı yapıda,düşük entropili sistemlerdir.Aynı zamanda bir canlı entropisini düşük tutmak zorundadır.Buna göre canlının entropisini yükselten şeyler "kötü",entropisini organizmayı bozmayacak şekilde düşüren şeyler ise "iyi" olarak kabul edilebilir.Ölüm de entropiyi oldukça arttıran bir olay olduğu için kötü olarak kabul edilir.Bir sinir sistemine sahip olan bizim gibi canlılar ise iyiliği mutlulukla,kötülüğü de mutsuzlukla ilişkilendirir.Enropiyi azaltmak,düşük tutmak kullanılabilir bilgi miktarını arttırdığı,azaltmadığı için canlılar bilgi için çırpınıyor diyebiliriz.Canlının yaşamasına yardım eden şey canlının bilgi miktarını arttıran,en azından azaltmayan şeydir.Zaten canlılar Evren'de bilgi işleme,saklama,çoğaltma birimleridir.Peki bilgi nereden gelir?...

 Big Bang'in başlangıcındaki tekillik hakkında bir şey söylenemiyor ama ondan çok kısa bir an sonra belki Evren'in içeriği bir kaç bit ti...Daha sonra Evren büyüdükçe bilgi içeriği artmış,simetri kırılmaları da bilgi içeriğini arttırmıştır.Gerek başlangıçtaki tek kuvvetin ayrışmasıyla,gerek güçlü kuvvetin,elektrozayıf kuvvetin,Higgs alanının meksika şapkası tarzındaki bir potansiyeldeki simetri kırılmasıyla Evren yepyeni bir şekle bürünmüştür.Simetri kırılmasına şöyle bir örnek vereyim,masanın üstünde ucunun üstünde duran bir kalem için tüm yönler eşittir,kalem düştüğünde yani simetri kırıldığında kalem tek bir yön seçmiş olur,yani ortaya bir bilgi çıkmış olur.Bunun gibi Evren'deki simetri kırılmalarında bilgi içeriği artar.Başka bilgi nereden gelir,kuantum dalgalanmalarından ve kuantum dalga fonksiyonu çöküşlerinden...Bu bağlamda da Evren'in bilgi içeriği devamlı artmaktadır...Kuantum dalgalanmaları karanlık maddenin de topaklanmasına yol açarak,bilginin yayılmasını sağlamış ve gravitasyonel kuvvetle makroskopik yapıların oluşmasını sağlamıştır.Sonuçta bu öngörülemez bilgi oluşumlarından bildiğimiz Evren ve sistemleri,hatta canlılar oluşmuştur...Bir Yaratıcıya inanan bir insan,her ne kadar indeterministik,tesadüfi olarak adlandırılsa da,bilginin ortaya çıkışının hayret verici bir şey olduğunu ve bu bilgilerin sadece bizim için öngörülemez olduğunu düşünür.Bilginin kaynağı Allah'tır.Bunun başka hiç bir açıklaması yoktur.Bu bağlamda bilgi 'iyi' olduğu için bütün iyiliklerin kaynağı da O'dur...Bilgisizlik,yanlış bilgi yani yalan,manipulasyon da O'ndan uzaklaşmaktır.Doğru bilgi O'na yaklaşmaktır,O'nun vechi iyiliktir.Allah'ın isimlerinden Berr ismi de bu bağlamda yerini bulur...

 Kötülük problemine düalite ve bilgi temelli yaklaşımın bir ikilem değil,bir ikilik,birbirini tamamlayan şeyler olduğunu düşünüyorum,tıpkı Kuantum Mekaniğindeki dalga parçacık ikiliği gibi.Düalitenin konusu nicelik iken bilgi temelli yaklaşımın konusu nitelik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

VAROLUŞUN KOZMİK PİYANGOSU;KARBON REZONANSI

  Bildiğimiz anlamıyla yaşam karbon elementi olmadan ortaya çıkmış olamaz.Karbon,kendi türünden diğer atomlarla benzersiz bir birleşme yet...

En Çok Görüntülenen