Doğadaki parçacıkları iki gruba ayırmak
mümkündür;fermiyonlar ve bozonlar.Fermiyonlar maddeyi oluşturan parçacıklardır
(elektron,quark gibi) ve ½,3/2 gibi buçuklu spinlere sahiptirler.Bozonlar
(foton,graviton gibi) kuvvetlerin iletiminden sorumlu olup 0,1,2 gibi tamsayı
spinlere sahip parçacıklardır.Spin dönme anlamına gelse de buradaki anlamı günlük hayatımızdan bildiğimiz bir
dönme değildir.Örneğin spini 1 olan bir parçacığı kendi çevresinde 1 tam tur
döndürdüğümüzde dalgafonksiyonu aynı kalır.Spini ½ olan bir parçacığı kendi
etrafında 1 tam tur döndürdüğümüzde ise dalgafonksiyonu öncekinin negatifi
olur,dolayısıyla parçacığı 2 tam tur döndürdüğümüzde dalgafonksiyonu aynı
kalır.
Kuantum dünyasında parçacıkların bir özelliği de ayırt
edilemez olmalarıdır.Günlük hayatta örneğin “kedi” cins bir isimdir ve kedi
sınıfına giren tüm şeyleri kapsar.Fakat iki kedinin birbirinin tıpatıp aynı
olamayacağı aşikardır.Temel parçacıklarda ise durum değişir,mesela elektron fabrikasından
çıkmış iki elektron birbirinin aynısı olabilir.Çünkü elektron kediye nazaran
üzerinde çok az bilgi barındırır ve bu da doğada elektronların ayırt edilemez
olabilmesine neden olur.
İki parçacıklı bir sistem düşünelim.Bu sistemin
dalgafonksiyonu Ψ (x1,x2,t)
dir.Dalgafonksiyonunun karesi parçacıkları t anında x1 ve x2 konumlarında bulma
olasılığını verecektir.Şimdi birinci parçacık ile ikinci parçacığın yerlerini
değiştirdiğimizi düşünelim.Yeni sistemin dalgafonksiyonu Ψ (x2,x1,t) dir.Yani birinci parçacık x2 konumunda,ikinci parçacık
ise x1 konumunda olacaktır.Bu aynı zamanda sistemi 180 derece döndürmeye
denktir.Peki bu ikinci sistem birinci sistemle aynı mı olacaktır?Temel
parçacıkların ayırt edilemez olduğunu bildiğimizden ikinci sistemin birincisinden
tamamen farklı olmayacağını da öngörebiliriz.Parçacıkların yer değiştirmesi
özelliği doğanın temel bir simetrisidir.Doğa ayırt edilemez parçacıklar
arasında bir ayırım gözetmemekte hepsine aynı muameleyi
yapmaktadır.Dalgafonksiyonunun bu yer değiştirme simetrisi fizik yasalarının
değişmezliğini sağlar.Kuantum mekaniksel olarak bu durum değişikliği
gerçekleştirdikten sonra elde edeceğimiz olasılık değerinin orijinal değerle
aynı olması anlamına gelmektedir.
| Ψ (x1,x2,t)|^2=| Ψ (x2,x1,t)| ^2 Bu şart,değişikliğin dalgafonksiyonu
üzerindeki etkisi için iki matematiksel çözümün olası olduğunu bildirmektedir.
Ψ (x1,x2,t)= Ψ (x2,x1,t) veya Ψ
(x1,x2,t)=- Ψ (x2,x1,t)
Değiştirilmiş olan dalgafonksiyonu ya simetrik olarak
orijinalin +1 katıdır,ya da antisimetrik olarak orijinalin -1 katıdır.Prensipte
her iki durum da mümkündür,çünkü biz yalnızca dalgafonksiyonlarının karesi olan
olasılıkları ölçebiliriz.
Bozonlardan bahsettiğimiz zaman dalgafonksiyonunda iki
parçacığı yerdeğiştirdiğimiz zaman + işaretini elde edeceğiz,yani
dalgafonksiyonu değişmeyecektir.Eş bozonların yer değiştirme simetrisi: Ψ (x1,x2,t)= Ψ (x2,x1,t) x1 ile x2 nin aynı nokta olduğunu farzedersek
yani x1=x2=x dersek,
Ψ (x,x,t) sıfırdan farklı bir değer alabilir.Yani iki eş
bozon uzayda aynı noktada bulunabilir.Aslında,büyük bir dalgafonksiyonu
tarafından tanımlanan ve aynı uzay bölgesine konumlanmış bir çok bozon için,bu
bozonların sistemdeki en olası yerleri birbirleri üzerine yığılmalarıdır.Bu
sayede fotonlar birbiri içerisinden geçebilmekte ve bildiğimiz optik kuralları
oluşmaktadır.Bir sistemde bir atom ışıma yaparsa aynı sistemdeki diğer
atomların da ışıma yapması daha olanaklı hale gelecek (çünkü bozonlar aynı
kuantum durumunda bulunmayı severler) ve bu şekilde bu etki çığ gibi
büyüyecektir.Bu da laserleri mümkün kılar.Bir lazer ışını aynı momentumda ışık
ışınlarından oluşur ve bu sayede normal ışıktan daha güçlü ve daha
yönlendirilebilirdir.Laser ışınları varlığını bozonların bu özelliğine
borçludur.
Eğer bir kuantum durumunda iki fermiyonu yer değiştirirsek
elde edeceğimiz dalgafonksiyonunun önüne bir eksi işareti koymamız
gerekecektir: Ψ (x1,x2,t)= -Ψ (x2,x1,t) . x1=x2=x olduğunda yani x1 ile x2 aynı
konum olduğunda; Ψ (x,x,t)=- Ψ (x,x,t) olacaktır.Negatifine eşit tek sayı sıfır
olduğundan
Ψ (x,x,t)=0 olur.Bu da demek oluyor ki tüm kuantum mekaniksel
özellikleri aynı olan iki fermiyonun uzayda aynı noktada bulunma olasılıkları
sıfırdır,yani bu iki fermiyon uzayda aynı noktayı işgal edemez.Daha genel
olarak eş iki fermiyon aynı momentum durumunda da bulunamaz.Bu durum Pauli
Dışlama Etkisi olarak adlandırılır.Bunun sonucunda fermiyonlar antisosyal
parçacıklar olarak davranırlar.Sözgelimi aynı kuantum durumunda bulunan
elektronlar sıkışmaya karşı bir direnç gösterirler,çünkü aynı yerde bulunmayı
istemezler.
Aslında bu durum bizim için oldukça iyidir,elektronların
birbiri üzerine gelmeye gösterdikleri bu direnç birbirine yaklaştırılan iki
katı cismin birbiri içerisine geçmemesini sağlarlar.Biz elimizle masanın
üzerine bastırdığımızda elimizin atomlarının masanın atomlarının içerisine
geçmemesini sağlayan pauli dışlama etkisidir.Yine aynı etki sayesinde yerçekimi
etkisiyle yerin içine geçmeden yaşayabilmekteyiz.
Bu ilke atomların çeşitliliğini de sağlamaktadır.Şöyle ki
spini ½ olan bir fermiyon olan elektron
için iki spin durumu vardır,bunlara spin yukarı ve spin aşağı
diyebiliriz,yukarı ve aşağı uzayda seçilmiş rastgele zıt yönleri ifade eder.Bir
helyum atomunda en düşük enerji seviyesine iki elektron sığdırabiliriz.İki
elektronu da aynı enerji seviyesine yerleştirebilmemiz için iki elektronun tüm
kuantum mekaniksel özelliklerinin aynı olmaması gerekir.Bu yüzden spinleri
yukarı ve aşağı olacak şekilde ters olan iki elektron aynı en düşük enerji
seviyesine yerleşebilir.Ne var ki buraya üçüncü bir elektron
yerleştiremeyiz,çünkü gelecek olan elektronun spini ya yukarı ya da aşağı
olacaktır ve bu iki spin durumu da daha önce orada olan iki elektron tarafından
işgal edilmiştir.Bu nedenle periyodik cetveldeki bir sonraki element olan
lityumda üçüncü elektron yeni bir yörüngeye geçmek zorunda kalır.Bu dıştaki
elektron hidrojende bulunan tek elektron gibi davranır,bu nedenle hidrojen ve
lityumun kimyasal özellikleri benzerdir.Bunun gibi periyodik cetveldeki diğer
elementler de elektronların zıt spinli olarak ikişer ikişer aynı enerji
seviyelerine yerleşmesiyle oluşmaktadır. Eğer elektronlar fermiyon olmasaydı ve
bu şekilde davranmasalardı,atomdaki bütün elektronlar süratle temel seviyeye
doğru çökecek ve bütün atomlar hidrojen gazı gibi davranacaklardı.Organik
moleküllerin zarif kimyası imkansız hale gelecekti.
Atom çekirdeği proton ve nötronlardan oluşuyor.Fakat nötron
çekirdekten çıkarıldığı zaman beta bozunmasıyla bir proton,bir elektron ve bir
elektron antinötrinosuna dönüşüyor.Nötronun çekirdek içinde kararlı olmasının
sebebi bozununca bir proton ortaya çıkaracak olması ancak çekirdekte oluşacak
protonun geleceği yerlerin zaten proton dolu olması.Çekirdekte proton
seviyeleri ve de nötron seviyeleri var.Yani pauli dışlama ilkesinin sonucunda
nötron çekirdekte bozunmadan kalabiliyor.Bunu şöyle de ifade edebiliriz bir
benzetme olarak,mesela şehirdeki tüm mezarlıklar dolu,o yüzden insanlar
ölemiyor gibi bir şey.
Ünlü Avusturyalı-İsviçreli teorisyen Wolfgang Pauli kendi
bulduğu spin ½ parçacıklarla ilgili dışlama ilkesinin fizik yasalarının dönme
ve Lorentz simetrilerinden ileri geldiğini ispatlamıştır.Eğer parçacıklar spini
tamsayı ve buçuklu sayı olarak iki gruba ayrılmasalardı ve eş parçacıkların
yerdeğiştirme simetrisi matematiksel olarak kuantum dalgafonksiyonunun +1
katını ve -1 katını vermeseydi katı maddeler birbirinin içinden
geçecek,nötronlar çekirdek içinde bozunacak,atomlar tek tip olarak hidrojen
atomu gibi davranacaklardı.Bozonlar fermiyonlar gibi antisosyal davransalardı
ışık ışınları birbiri içinden geçemeyecek,bildiğimiz optik oluşmayacak ve
laserler imkansız hale gelecekti.Bu da yaşama olanak veren bildiğimiz Dünyanın
oluşmaması demek olacaktı.Rastgele oluşmuş bir
sistemden böyle bir düzenin çıkmayacağı çok açık.Evrende doğa sabitlerini içeren niceliksel bir ince ayar olduğu gibi,Evren yasalarının hayatı var edecek şekilde akıllıca düzenlenmiş olması şeklinde de niteliksel bir ince ayar/ince yaratılış var görünmektedir.